Depremden Etkilenen İllerin Sosyoekonomik Yapısı

Depremden Etkilenen İllerin Sosyoekonomik Yapısı

Depremden Etkilenen İllerin Sosyoekonomik Yapısı

28 Mart 2023

Türkiye’nin güneyinde 6 Şubat 2023 günü erken saatlerde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve ardından 7.6 şiddetindeki deprem Gaziantep, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Osmaniye, Kilis, Adana, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ illerinin içinde bulunduğu oldukça geniş bir alanda büyük yıkım oluşturdu. Şiddeti ve etki alanı çok yüksek olan deprem on binlerce kayıpla birlikte şehirlerde büyük tahribata yola açarken toplumsal hayatın dengelerinde büyük sarsıntıya neden oldu.

Afetler, demografik yapıdan eğitime, aileden çalışma hayatına kadar toplumsal yapıyı, kurumlarını ve işleyişini de yıkıma uğratan, büyük dönüşümlere zorlayan doğa olaylarıdır. Deprem sonrası bu on bir ildeki yıkımın ve büyük toplumsal değişimin sonuçlarını ve olası risklerini öngörebilmek için bölgenin sosyoekonomik yapısının iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bölgedeki toplumsal yapı bileşenlerinin tahlili bölgenin geçireceği büyük kentsel dönüşümde yapılacak çalışmalar için zemin oluşturacaktır. Bu kapsamda öncelikle depremden etkilenen bölge tanımlanacak, bölgenin nüfus ve demografik yapısı ve hanehalkı yapısı ortaya konulacaktır. Depremden etkilenen illerin sosyoekonomik yapısı ise illerdeki gelir dağılımı, istihdam ve çalışma hayatı ve eğitim durumu ile birlikte ele alınarak değerlendirilecektir. Son olarak bölgenin sosyoekonomik yapısından hareketle mevcut duruma dair tespitlere ve önerilere yer verilecektir.

Çalışmada nüfusla ilgili bilgiler Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) esas alınarak bölgenin nüfus ve demografik yapısına dair bilgiler edinilmiştir. ADNKS’de yoğun göç alan bölgedeki geçici koruma statüsüyle bulunan Suriye’liler dahil değildir. Diğer değerlendirmelerde ise verilerin kayıt altına alınma durumuna göre TÜİK’in  İstatistik Bazlı Bölge Sınıflaması’nda (İBBS) ikinci ve üçüncü düzeydeki verileri kullanılmıştır.

Nüfus ve Demografik Yapı

Depremden etkilenen birinci halkada büyük çoğunluğu büyükşehir statüsünde olan Maraş (1,7 milyon), Hatay (1,6 milyon), Gaziantep (2,1 milyon), Malatya (808 bin) illerinin kırsal nüfusları hakkında bilgi bulunmazken, Adıyaman’da (632 bin) kırsal nüfus oranı %29, Osmaniye’de (553 bin) %18 ve Kilis’te (145 bin) %2 oranındadır. İkinci halkada yer alan Adana (2,2 milyon), Şanlıurfa (2,1 milyon), Diyarbakır (1,7 milyon) büyükşehir statüsünde iken Elazığ’daki (588 bin) kırsal nüfusun oranı %22’dir. Bu durumdan hareketle depremden etkilenen bölgenin büyük kısmının kent nüfusu olduğu belirtilebilir.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre deprem 11 şehirde toplam 14.013.196 kişiyi etkilemiştir. Bu nüfus Türkiye nüfusunun %16,43’ünü oluşturmaktadır. Depremin yoğunluklu olarak etkilediği ilk halkadaki nüfus yoğunluğunun fazla olduğu Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay başta olmak üzere 7 il toplam nüfusun %8,4’ünü oluştururken, ikinci halkadaki Diyarbakır, Adana, Şanlıurfa ve Elazığ toplam nüfusun %8’ini oluşturmaktadır.

Şekil 1. Deprem Bölgesindeki İllerin Demografik Dağılımı, 2022.

Kaynak: TÜİK, 2022.

Yukarıdaki şekilden hareketle depremden etkilenen bölgenin toplam nüfus ve demografik yapısına daha yakından bakıldığında bölgedeki doğurganlık hızının genel Türkiye ortalamasından yüksek olduğu görülmektedir. Bölgede en fazla %3,81 ile Şanlıurfa’yı sırasıyla Diyarbakır (%2,54),Gaziantep (%2,47), Kilis (%2,46), Adıyaman(%2,36) takip etmektedir. İl bazında toplam nüfus içerisinde 14 yaş altı nüfus oranı Şanlıurfa’da (833.891 kişi, %38,43) en fazla iken 65 yaş üstü yaşlı nüfus oranın en fazla olduğu il Malatya’dır (90.642 kişi, %11,15). Şanlıurfa (833.891 kişi, %38,43), Diyarbakır (571.682 kişi, %31,67), Gaziantep (663.463 kişi, %30,80), Adıyaman’da (177.617 kişi, % 27,96) 0-14 yaş grubu oranının yoğun olduğu düşünüldüğünde okul öncesi ve okul çağındaki nüfus depremden fazlaca etkilenmiştir. 

Şekil 2. Deprem Bölgesindeki İllerin Nüfus Bağımlılık Oranları, 2022

Kaynak: TÜİK, 2022.

İllerin çocuk bağımlılık oranları da bunu teyit eder niteliktedir. 15-64 yaş arasındaki her 100 kişi başına düşen 0-14 yaş çocuk sayısını belirten çocuk bağımlılık oranı özellikle yoğun olarak etkilenen bölgede %40’ın üstündedir. Bölgeyle ilgili diğer dikkat çekici husus ise 65 yaş üstü kişilerin bakımını yapanların bağımlılık oranı Türkiye ortalamasına göre düşüktür. Etkilenen bölgedeki en yüksek yaşlı bağımlılık oranı %16,6 ile Malatya’ya aittir. Bu noktada bölgedeki toplam yaş bağımlılık oranında çocuk bağımlılık oranının belirleyici olduğu görülebilir. Ayrıca toplam çalışan nüfusun bakmak durumunda olduğu çocuk ve yaşlı oranının bu denli yüksek oluşu deprem sonrası çalışma ve gündelik hayatın normalleşmesinde gecikmeler yaşatabilir. Bu nedenle deprem sonrası süreçte çocuk ve yaşlı bakımıyla ilgili kamu politikalarının öncelenmesi gerekmektedir.

 

Hanehalkı Yapısı

Bölgedeki ortalama hane büyüklüğü Türkiye ortalamasının (3,2 kişi) üzerindedir. Aşağıdaki şekilde doğurganlık hızının yüksek olduğu iller ortalama hane büyüklüğü açısından da dikkat çekmektedir. Hanelerin sosyoekonomik benzerliği üzerinden oluşturulan İstatistik Bazlı Bölge Sınıflamasına (İBBS) göre ikinci düzey gruplamasında yer alan TR63 (Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye) bölgesinde ortalama hane büyüklüğü 3,3 ile 4,4 kişi arasında, TRC1 (Gaziantep, Adıyaman ve Kilis) bölgesinde ise 3,5-5 kişi arasındadır.

Şekil 3. Deprem Bölgesindeki İllerin Hanehalkı Yapıları, 2022.

Kaynak: TÜİK, 2022.

Şekilde çekirdek ailelerin yoğun olduğu, tek kişilik ve geniş aile oranlarının ise yakın olduğu görülmektedir. TR63 (Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye) bölgesinde tek kişilik hanelerin oranı %14, çekirdek ailenin oranı %71, geniş ailenin oranı %14’tür. TRC1 (Gaziantep, Adıyaman ve Kilis) bölgesinde ise benzer şekilde bu oranlar ortalama tek kişilik haneler %15, çekirdek aile %70, geniş aileler ise %14’tür. Bölgedeki hane yapısında Türkiye ortalamasından en büyük farklılık çekirdek aile olmayıp birden fazla kişinin yaşadığı hanelerdedir. Türkiye’de %3,2 olan bu hanelerin oranı bölgede ortalama %1,8’dir. Ortalama hane büyüklükleriyle birlikte bu veri bölgede hanelerin çoğunlukla aile olarak yaşadıklarını göstermektedir. Bu durum deprem sonrası bölgede çocuk ve aile merkezli politikaların önemli olacağına işaret etmektedir.

 

Gelir Dağılımı

Şekil 4 depremden etkilenen bölgedeki illerde yaşayanlar için kişi başı düşen GSYH’yi göstermektedir. Bölgede üretilen nihai mal ve hizmetlerin değerinin göstergesi olan GSYH, illerin sosyoekonomik düzeyleri hakkında oldukça açık ve net bir tablo sunmaktadır. Afetten etkilenen tüm illerin Türkiye’nin ortalama kişi başı GSYH’sinden düşük olduğu görülür. Bu durum bölgenin ekonomik büyüklüğünün ve kaynaklara erişiminin de kısıtlılığını göstermektedir. Türkiye’de kişi başına GSYH’nin oldukça altında kalan bölgedeki iller arasında bölge ihracatının büyük bir kısmını gerçekleştiren Gaziantep’in sıyrıldığı görülmektedir. Ardından Adana, Hatay, Elazığ ve Osmaniye gelmekte, kişi başına GSYH’sı 6000 ile 7000 dolar arasında değişmektedir.  Bölgedeki illerden Şanlıurfa (3012 dolar), Adıyaman (4092 dolar) ve Diyarbakır (3893 dolar) bölge içerisinde en düşük kişi başına GYSH’ye sahip olmakla birlikte Türkiye genelinde de en düşük GYSH’ye sahip on il içerisinde yer almaktadır.

Şekil 4. Kişi Başına Düşen GSYH, (dolar), 2022

Kaynak: TÜİK, 2022.

Bölgedeki illerin 2004-2021 yılları arasında kişi başına GSYH’deki değişim grafiği, söz konusu illerin tamamında 2013’e kadar Türkiye’deki kişi başına düşen GSYH’ye paralel bir değişim olduğunu göstermektedir. Refah artışı 2008’deki krizle birlikte sekteye uğrasa da 2013’e kadar artış devam etmekte, sonrasında ise illerdeki değişim birbirinden farklılaşmaktadır. Grafik 2 bu dalgalanmaların en az Diyarbakır ve Şanlıurfa yaşandığını göstermektedir. On sekiz yıl içerisinde bölgedeki iller arasında en fazla kişi başı GSYH’sini arttıran iller sırasıyla Osmaniye, Gaziantep ve Kilis’tir. 2004’te 2818 dolar olan kişi başı GSYH, 2021’de %122 artarak 6256 dolara yükselmiştir. Bu yıllar arasında Gaziantep’in kişi başına GSYH’sindeki artış %93,1, Kilis’te ise %88,6 oranında olmuştur. Bölgedeki kişi başına GSYH’deki en düşük artışa sahip iller ise Şanlıurfa (%14,9) ve Diyarbakır’dır (%26,3).

Şekil 5. Depremden Etkilenen İllerin Kişi Başına GSYH’deki Değişimi, 2004-2021.

Kaynak: TÜİK, 2022.

İktisadi faaliyet kollarına göre GSYİH, bölgedeki illerin ekonomik yapısını ve hangi sektörlerde daha güçlü olduğunu göstermektedir (Şekil 5). İl bazında gayrisafi yurt içi hasılanın sektörel dağılımında sanayi ve imalat sanayinin payı Gaziantep (%45,52, %43,32), Osmaniye (%41,53, %38,44) ve Kahramanmaraş’ta (%40,52, %32,66) oldukça yüksektir. Bu illerin ardından Hatay (%33,52, %29,63)  ve Adana (%28,81, %24,06) gelmektedir. Sanayi ve imalat sanayi alanında halı ve kilim, iplik ve dokunmuş tekstil, plastik ürünler, çimento, kireç ve alçı imalatı bölgenin başlıca ihraç edilen ürünlerdir. Bölgede il bazında GYSH’ye etkisinde tarımın Şanlıurfa’da (%20,76), hizmet sektörünün ise Hatay’da (%25,23) etkili olduğu görülmektedir.

Şekil 6. İktisadi Faaliyet Kollarına göre GSYİH, (%), 2021.

Kaynak: TÜİK, 2022.

Depremden etkilenen illerin farklı sosyoekonomik düzeylere sahip olması bölgenin tamamındaki gelir dağılımı hakkında değerlendirme yapmaya izin vermemektedir. Bu nedenle İBBS 2. düzey bölgelerinin her biri için ayrı olarak gelir dağılım ve eşitsizlikler değerlendirilebilir. 2012-2021 arasındaki sekiz yıllık süreçte bölgesel eşitsizliği gösteren gini katsayısı her bölgede farklı seyirde değişmiştir. Türkiye ekonomisindeki makro değişimlerin yansıra bölgelerin yapısal, sektörel değişimleri ve iç göçün etkisi bölgeler içerisindeki gelir dağılımına etki eden başlıca unsurlardır. Adana ve Mersin’in içinde yer aldığı TR62, kişi başına GSYH’nin en düşük olduğu Şanlıurfa ve Diyarbakır’ın içinde bulunduğu TRC2  ve depremin yoğun etkilediği Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’yi kapsayan TR63 bölgesi gini katsayısının 0,370 üzerinde kaldığı yüksek eşitsiz bölgelerdir. Bölgede sanayinin geliştiği Gaziantep, Adıyaman ve Kilis’i kapsayan TRC1 bölgesinde son sekiz yılda gini katsayısı 0,326’tan 0,350’ye yükselmiş, eşitsizlik 2017 sonrasında artmıştır. Buna mukabil Malatya ve Elazığ’ın içinde yer aldığı TRB1 bölgesinde bu süreçte eşitsizlikler hızla düşmektedir. Bölge Türkiye genelinde de gelir eşitsizliğinin en düşük olduğu bölgedir.

Şekil 7. Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Fert Gelirine Göre Gini Katsayısı, 2014-2021

Kaynak: TÜİK, 2022.

Bölgedeki hanelerin ekonomik refah düzeylerini ise eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri üzerinden incelemek mümkündür. Hanehalkı gelirleri, büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak hesaplanan eşdeğer kullanılabilir fert gelirine göre bölgede  en yüksek ortalama gelire sahip Adana ve Mersin’in içinde bulunduğu TR62 bölgesidir (30.227 TL).  TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye), TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) bölgelerindeki ortalama eşdeğer hanehalkı gelirleri 25.000-27.500 TL arasında birbirine yakın gelirlere sahiptir. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 18.718 TL ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgesindedir.

Bu bölgelerde gelirin gelir grupları arasındaki dağılımına daha yakından bakmak için nüfusun en zengin yüzde 20’sinin en yoksul yüzde 20’ye olan oranı incelendiğinde TR62, TR63 ve TRC2 bölgelerinde aradaki fark 6 ila 7 kat arasındadır. Bölge içi eşitsizliğin düştüğü TRB1 bölgesinde P80/P20 oranı 4,1 kattır. Buna mukabil eşitsizliğin yükselişe geçtiği TRC1 bölgesinde ise bu oran 5,4 kattır. Bölgede en zengin ve en yoksul yüzde 10’luk gelir dilimlerin gelirdeki paylarının oranına bakıldığında da benzer bir farklılık bulunmaktadır. Eşitsizliğin yüksek seyrettiği TR62 ve TR63 bölgelerinde en zengin ve en yoksul yüzde 10’luk gelir dilimleri arasındaki fark 11 katı aşmaktadır.

Şekil 8. Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Fert Gelirine Göre P80/P20 ve P90/P10 Oranı, 2021   

Kaynak: TÜİK, 2022.

İBBS 2. düzey bölgelerinin her biri için eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60'ına göre hesaplamaya göre, TR62 (Adana, Mersin) ve TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) bölgelerinde yoksulluk sınırı 13.658 TL ve 13.202 TL’dir. TR62 bölgesinde %22,4 olan yoksulluk oranı bölgedeki 913 bin kişinin yoksulluk sınırında yaşadığını göstermektedir. Bölgede yoksulluk oranı en yüksek olan diğer bölge depremden yoğun şekilde etkilenen Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’yi kapsayan TR63 bölgesidir. Yoksulluk oranı %10,4 olan bölgede 636 bin kişi 11.953 yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır. Yoksulluk sınırı TR62 bölgesiyle benzer olan TRB1 bölgesinde ise %10,4 olan yoksulluk oranı hem bölgenin hem de Türkiye’deki en düşük orana sahiptir.

Tablo 1. Deprem Bölgesindeki İllerin Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Fert Gelirine Göre Yoksulluk Durumu, 2021.

Yoksulluk sınırı (TL)      

Yoksul sayısı

(Bin kişi)  

Yoksulluk oranı (%)

Türkiye

16 841

17 636

21,3

TR62 (Adana, Mersin)

13 658

913

22,4

TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye)

11 953

636

19,1

TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli)

13 202

181

10,4

TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis)

12 631

367

12,9

TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır)

8 466

666

17,1

Kaynak: TÜİK, 2022.

Bölgedeki yoksulluk oranlarının son sekiz yıl içindeki değişimi incelendiğinde 2014 yılında %19,02 olan yoksulluk oranı TRB1 bölgesinde %10,44’e gerilemiştir. Deprem bölgesinde TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) ve TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) ve bölgesinde dalgalanmalarla birlikte yoksulluk sınırı %17’de stabil kalırken, Adana ve Mersin bölgesini kapsayan TR62 bölgesi ve Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye’nin içinde yer aldığı TR63 bölgesinde yıllar arasındaki dalgalanmalarla birlikte fert medyan gelirinin yüzde 60'ına göre hesaplanan göreli yoksulluğun %20 üzerine çıktığı görülmektedir.

Şekil 9. Deprem Bölgesindeki İllerde Medyan Gelirin %60'ına Göre Yoksulluk Oranı, 2014-2021.

Kaynak: TÜİK, 2022.

 

Çalışma Hayatı

Bölgedeki on bir ilin temel işgücü oranlarına İBBS2 2. düzey bölge sınıflandırmasına göre işgücüne katılma oranını en fazla organize sanayi bölgelerinin yoğunlukta olduğu Adana ve Mersin’i içine alan TR62 bölgesidir. Yine yoğun sanayinin bulunduğu Gaziantep, Adıyaman ve Kilis’i içine alan TRC1 bölgesinde iş gücüne katılım ve istihdam oranı Türkiye ortalamasına yakınken, en düşük işsizlik oranları bu bölgede görülmektedir.

Şekil 10. İBBS-2 Bazında Temel İşgücü Göstergeleri, (%), 2021

Kaynak: TÜİK, 2022.

İşgücüne katılma oranı istihdam kapasitesinin yeterli olmadığı yerlerde işsizlik oranlarında belirleyicidir. Nitekim TR62 (Adana, Mersin) ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) bölgelerinde işgücüne katılım oranları yakın olmasına rağmen istihdam oranlarındaki farklılık işsizlik oranlarına da yansımıştır. Bölgedeki en yüksek işsizlik oranları ise 15 yaş üstü nüfusun en fazla %17,1 ile TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) ve %15 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgelerindedir.

Şekil 11. İktisadi Faaliyet Kollarına Göre İstihdam Edilenler (Bin Kişi, 15+Yaş), 2021

Kaynak: TÜİK, 2022.

Bölgede istihdamda yer alan kişilerin sektörler arası dağılımına bakıldığında hizmet sektöründe çalışanların sayısının en yüksek olduğu görülmektedir. Adana ve Mersin’in içinde bulunduğu TR62 bölgesinde %58,5 oranla hizmet sektörü istihdam içerisinde en fazla paya sahipken, TR63 (%54,3) ve TRB1 (%51,9) bölgeleri de takip etmektedir. Depremin yoğun olarak etkilediği Gaziantep, Adıyaman ve Kilis kapsayan TRC1 bölgesinde sanayide istihdam edilenlerin oranı %32,4 ile Türkiye ortalamasının üstünde yer almakta, şehirlerin sanayideki etkinliğini göstermektedir. Bölgedeki illerin sektörel istihdam verileri incelendiğinde Gaziantep ve Adıyaman’da tekstil ürünleri imalatı, bina inşaatı ve perakende ticaret sektörlerinde, Kilis’te eğitim, bina inşaatı, bina ve çevre düzenleme faaliyetleri en fazla istihdam kapasitesine sahip sektörlerdir. Depremin etkilerinin yoğun olarak görüldüğü TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) bölgesinde ise hizmet sektöründeki istihdamı (%54,3) sanayi (%26) ve tarım (%19,8) sektörleri takip etmektedir. Türkiye’de üretilen toplam tarımsal üretim değerinin %3,4’ünü elinde bulunduran Şanlıurfa’nın bulunduğu TRC2 bölgesinde hizmetten sonra tarımda istihdam yoğundur. Diyarbakır’da ise en fazla istihdam kapasitesine sahip sektörlerin başında hizmet sektöründen sonra imalat sektörü gelmektedir.  Malatya ve Elazığ’ın içinde yer aldığı TRB1 bölgesinde de tarımda istihdam edilenlerin oranı %29,1’dir.

 

Eğitim

Şekil 12, bölgede yaşayan 12.252.022 kişinin illere göre eğitim durumunu göstermektedir. İllerin genel eğitim durumunun rahat görülebilmesi için eğitim kademeleri dört ana grupta toplanmıştır: 1. Eğitimsiz (Okuma yazma bilmeyen ve Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen), 2. İlköğretim (İlköğretim ve Orta okul ve dengi meslek okul), 3. Lise, 4. Yükseköğretim (Yüksekokul veya fakülte, Yüksek lisans, Doktora). Bölgede okuma yazma bilmeyen ve okuma yazma bilse de bir okul bitirmeyenlerin oranı en fazla Şanlıurfa (%25,05) ve Diyarbakır’dadır (%21,88). Diğer illerde ise bu oran %13 ila %16 arasında değişmektedir. İllerdeki toplam nüfusun neredeyse yarısının ilköğretim ve ortaokul ve dengi meslek okul bitirdiği görülmektedir. Lise ve dengi meslek okullarından mezun olanların oranı  illere göre farklılık göstermektedir. Nüfusunun yarısından fazlası ilköğretim mezunu olan Gaziantep’te lise mezunu olanların oranı %17,02’dir. Şanlıurfa (%13,81) ve Diyarbakır’da (%18,26) bu oranlar çevre illere göre ve Türkiye ortalamasına göre oldukça düşüktür. Bu bölgelerde büyük çoğunluğu orta ve yüksek nitelik gerektirmeyen tarımda çalışan işgücü düşünüldüğünde bu oranlar şaşırtıcı değildir. Toplamda yedi üniversitenin bulunduğu bölgede (Harran Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Sanko Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi) toplam nüfus içerisinde eğitim durumu yükseköğretim olanların oranının en yüksek olduğu iller Malatya (%19,21), Elazığ (%18,98) ve Adana’dır (%17,67).

Şekil 12. İllere Göre Bitirilen Eğitim Durumu, (15+ nüfus), 2021.

Kaynak: TÜİK, 2022.

İllerde eğitim seviyesine göre okullaşma oranlarına bakıldığında da ilköğretim, ortaokul ve lisenin %90’lara yakın Türkiye ortalamalarına yakın olduğu görülmektedir. Diğer illerle karşılaştırıldığında okul öncesi, ortaokul ve lise okullaşma oranlarının TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) ve TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgelerini kapsayan illerde oldukça düşüktür.  İllerin kendi içlerindeki okullaşma oranları detaylı incelendiğinde TRC1 bölgesinde okul öncesi okullaşma oranını Gaziantep’in (%65,89) düşürdüğü ortaya çıkmaktadır. İlköğretimde en yüksek okullaşma oranına sahip bu iki bölgede TRC1 için %71,42, TRC2 için %76,29 oranında kalmıştır. Yine TRC2 bölgesinde ortaokul (%87,66) ve lisedeki (%77,2) okullaşma oranları hem diğer iller arasında hem de Türkiye ortalamasına göre düşüktür. Okullaşma oranlarının ortaokul ve lise kademelerinde özellikle Şanlıurfa ve Diyarbakır’da düşük oluşu tarımdaki istihdama kayış olarak yorumlanabilir.

Şekil 13. Eğitim Seviyesine Göre Okullaşma Oranı, 2021-2022.

Kaynak: TÜİK, 2022.

 

Değerlendirme ve Öneriler

İllerin sosyoekonomik gelişmişlik durumları genel olarak değerlendirildiğinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından 2019 yılında yayımlanan “İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE-2017)”[1] göre bölgeden birinci ve ikinci kademe gelişmişlik seviyesinde bulunmazken iller 3, 4, 5 ve 6. kademelerde yer almaktadır. SEGE’nin sınıflandırmasına göre Gaziantep ve Adana 3., Malatya, Hatay, Elazığ 4., Kilis, Osmaniye, Kahramanmaraş 5. ve Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa en az gelişmiş iller arasındadır.

Sosyoekonomik olarak gelişmişlik düzeyleri yüksek olmayan deprem bölgesindeki illerin büyük yıkım ardından çok yönlü desteklenmesi gerekir. Ekonomik, sosyal, kültürel alanda geliştirilecek politikalarla bölgenin uzun yıllardır dezavantajlı konumu için bu durum bir fırsat oluşturabilir. Bölgenin katma değer üreten üretim alanları, stratejik konumu ve insan kaynağı değerlendirilerek hem bölge için hem de ülke için katkı sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

Bölgedeki aktif işgücü için istihdam kapasitesinin hızlı bir şekilde artırılması ve işgücü niteliğinin yükseltilmesi gerekmektedir. Katma değerli üretim yapısına geçiş bölgedeki nitelikli çalışana olana ihtiyacı arttıracak ve böylece eğitimin çalışma hayatını beslediği ve refahın yükseldiği bütünlüklü bir kalkınma süreci oluşturabilecektir. Bölgedeki TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) ve TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) bölgelerinde işgücüne katılım fazla olmasına rağmen işsizlik yüksektir. İmalat ve tarım sektörlerinde istihdamın yoğun olduğu bu bölgelerde aktif istihdamı karşılayacak, bölge için ihracatta rekabet gücü alanlarda yatırımlar güçlendirilmelidir.

Çocuk ve genç nüfusu yoğun olan bölgede eğitimin tüm kademelerde yaygınlaştırılması, nitelikli iş gücünün etkin kullanılacağı istihdam alanlarının yaratılmasıyla yoğun genç nüfus bölgenin katma değerini arttıracak şekilde harekete geçirilebilir. Diğer bölgelere net göç hızı %12’ye yakın olan Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da eğitim ve iş bulma ana göç nedeni olarak gösterilmektedir. Eğitim ve istihdam alanındaki yatırımlar bölgedeki kalıcılığı ve üretimi arttıracaktır.

Bölgede toplam çalışan nüfusun bakmak durumunda olduğu çocuk ve yaşlı bağımlılık oranının %50 üzerinde oluşu ve bu oranda çocuk bağımlılık oranının ağırlığı deprem sonrası süreçte hem çalışma hayatı hem de okul öncesi eğitim açısından önemli bir gündem oluşturacaktır. Bölgede çocuk ve yaşlı bakım hizmetleri imkanları oluşturulmalı, deprem sonrası rehabilitasyon süreci bu gruplar odağında tasarlanmalıdır.

Deprem bölgesindeki gelir dağılımının dalgalı seyri ve yüksek yoksulluk oranları depremin yarattığı yıkıcı etki ile daha da şiddetlenerek artacaktır. Bölgedeki yıkımın maliyetinin hesaplanması devam ederken devlet bölgede yaşayan konut sahibi ve kiracılar için aylık destek vermektedir. Fakat bu yardımlar depremzedelerin aile durumları, kaldıkları ya da göç ettikleri illerdeki konut bulma sıkıntısı, geçici çalışmama durumu ve süreci zorlayan daha birçok etken düşünüldüğünde miktar yeterli değildir.  Bu miktar hanelerin yapısı, büyüklüğü ve imkanları değerlendirilerek  düzenlenmelidir.

Bölgedeki en büyük sorun barınmadır. Hem bölgede hasar almayan, oturuma uygun bölgelerdeki konutlar hem de çevre illerdeki konut kira piyasasındaki denetlemeler artırılmalıdır. Devlet bu dengeyi sağlamak amacıyla hem depremzede kiracılara hem de ev sahiplerine süreci kolaylaştırıcı imkanlar sunmalıdır.

Depremin üzerinden geçen bir aylık sürede deprem bölgesinden kaçışlar ilk etapta yakın çevre illere olmuştur. Deprem bölgesine yakınlığıyla yerleşime uygun olan Adana ve Mersin’in il nüfusu hızla artmakta ve şehir yeni gelen nüfusu karşılamada yetersiz kalmaktadır. Bölgede yoksulluk oranı en yüksek olan Adana ve Mersin bölgesinde yeni gelen göç dalgası ile yoksulluk yaygınlaşma ve daha derinleşme tehlikesi taşımaktadır. Bu nedenle Adana ve Mersin bölgesinde istihdam yaratılması gerektiği gibi farklı illere kontrollü göç sağlanmalı ve dağıtım yapılmalıdır.



[1] Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından 2019 yılında yayımlanan “İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE-2017)” demografi, istihdam, eğitim, sağlık, rekabetçi ve yenilikçi kapasite, mali, erişilebilirlik ve yaşam kalitesi başlıklarında 52 değişken ile değerlendirilerek illerin göreceli sıralamaları ve kademeleri belirlenmiştir.

Paylaş: