“Eşitsizliğin Sürdürülemezliği” Üzerine Bir Analiz
02 Nisan 2020
Semanur Konuk
DeğerlendirenGelir ve refah eşitsizliği, eşitsizliğin diğer biçimleriyle birlikte giderek birçok toplumu tehdit altında bırakan, yalnızca eşitsizliğin bir ucunda kalan kimselere zarar vermeyip toplumun genelindeki ekonomik büyümeyi yavaşlatan küresel bir olgu halini almıştır. Eşitsizliğin artan tehditleri karşısında sürdürülebilirliği sağlamanın önemi ve aciliyeti giderek görünürlük kazanmıştır. James K. Galbraith, İkinci Dünya Savaşı sonrasının en etkili iktisatçıları arasında yer alan Amerikalı bir ekonomist ve yazardır. Akademik hayatının yanı sıra, Amerikan ekonomisinde ve siyasi hayatında da önemli görevler üstlenmiş, Franklin Roosevelt, Harry Truman, John F. Kennedy ve Lyndon Baines Johnson’ın danışmanlıklarını yapmıştır. Ayrıca kendisi üyesi olduğu American Economic Association’a 1972 yılında başkan olarak seçilmiştir. Eşitsizliğe dair birçok kitap ve makaleye sahip olan Galbraith, halen Texas Üniversitesi’nde görev yapmakta ve bu görevindeyken 2019 yılında yazdığı Eşitsizliğin Sürdürülemezliği adlı yazısında eşitsizlik ve sürdürülebilirlik kavramlarını derinlemesine ele almıştır. Bu yazısında, eşitsizliğin oluşum sürecini ve sonuçlarını açıklayarak sürdürülebilirliğin ne kadar kaçınılmaz bir çözüm olduğunu tartışmaktadır. Yazarın sürdürülebilirliğin gerekliliğini açıklamadan önce sürdürülebilirliği ve eşitsizliği kavramsal olarak açıklaması görüşlerinin anlaşılır olmasına hizmet etmiştir. Sürdürülebilirliğin ne kadar elzem olduğunu vurgulamak için eşitsizliğin kendini gösterdiği alanları ve eşitsizliğin devamı halinde karşılaşılması kuvvetli olan durumları yerinde örneklerle açıklamıştır. Eşitsizliğin mikro ve makro alanlardaki izdüşümlerini kapsayan analizin, sürdürülebilirliğe dair getirdiği tartışmanın kapsayıcı gücü de yüksek olmuştur. Yazar eşitsizlik ve sürdürülebilirlik ilişkisini netleştirdikten ve örneklendirdikten sonra makalenin amacını ortaya koyar.
Galbraith eşitsizliği açıklarken eşitsizliğe dair ölçümlerin güvenirliğini ve eşitsizliği açıklarken ele alınan perspektiflerin yetersizliğini de tartışmaya açmıştır. Makalede eşitsizliğin ele alınmasında kapsamlı ve tutarlı veri açıklığı yaşandığının belirtilmesi, sürdürülebilirliğin inşası için gerekli olan eşitsizlik fenomenlerinin güvenilir bir metodoloji ile açıklanması gerekliliğini de ortaya koyar. Yazar eşitsizliğin ölçümüne dair getirdiği eleştirilere karşı çözüm önerileri üretir ve bu önerileri öğrencileriyle birlikte pratik hayata da taşır. Ekonomik eşitsizlik hakkında ülke içi ve ülke genelinde kapsayıcı kayıtlar elde etmek için yirmi yıl boyunca gösterdiği çaba birçok araştırmacı ve yazara örnek niteliğindedir. Bunun yanında veri toplarken benimsediği bu metodolojiyi felsefi olarak da temellendirmiş ve çalışmasının anlaşılırlığı ile güvenirliğini arttırmıştır.
Eşitsizliğin değerlendirilmesi kısmında ise yazar küresel ekonomik alanda ortak gelişmelerin incelemesi gerektiğini savunur ve bu düşüncesini eşitsizlik biçimlerindeki temel değişim kaynağının ulusötesi gelişmelerde yattığına dair inancıyla gerekçelendirir. Çalışmada, ekonomik olarak tutarlı modellerin incelenmesi için hem mekan hem de zaman boyunca gelir eşitsizliği seviyelerinde tutarlı bir seviye gösteren kalıplar belirlenmiş ve bu durum yapılan analizlerin temsiliyet gücünün artmasına hizmet etmiştir. Tespit edilen gelir eşitsizliklerinin nedensellikleriyle birlikte ortaya sunulması, kuzeyden güneye doğru hareket ettikçe ülke ve bölgelerdeki gelir eşitsizliğinin artmasının bir zamanlar imparatorluğun merkezi olan ülkelerdeki gelişmiş sanayi ve orta sınıf refah devletlerinin yoğunluğunu yansıtması, çözüm için gerekli eylemlerin somutlaşmasına yardımcı olur. Farklı ülkeler için eşitsizliği hazırlayan süreçlerin ve eşitsizlik dalgalarından etkilenme derecelerinin bilgilendirilmesi eşitsizliğe dair küresel çapta eş zamanlı bir okumaya imkan sağlamıştır. Bunun yanı sıra eşitsizliğin mevcut durumunun tartışılmasının yanı sıra gelişimsel arka planının da verilmesi, makalenin ekonomik eşitsizliğin arka planı hakkında detaylı bilgiye sahip olmayan ve alan olarak ekonomi dışında çalışmalar yapan kimselere de hitap etmesini ve anlaşılır olmasına imkan vermiştir. Değerlendirmenin sonunda ise yazar, eşitsizliğin çözümü için birçok alanda çözüm üretmiştir. Sürdürülebilirliğe giden yolda örnek teşkil edebilecek, insan yaşamının gezegen üzerindeki sürdürülebilirliği alanında, temiz enerji ekonomisinin önemini ortaya koyan Green New Deal gibi adımların önemini vurgulamıştır. Yazarın eşitsizliğe getirdiği eleştiriler karşısında karamsar bir duruş benimsemek yerine sürdürülebilirliğin inşası için eşitsizliğin makroalandaki yasımalarında gerçekleşmesi gereken değişiklikleri somut bir şekilde hedef koyması oldukça kıymetlidir. Eşitsizliği etkili bir şekilde ele almanın tek yolunun finansal istikrarsızlık, borç zekâsı ve yırtıcı kemer sıkma güçlerini kontrol altına almak olduğunu, bu güçlerin etkisini mali düzenleme ile azaltmanın gerekli olduğunu ortaya koyar. Ayrıca ulus devletlere ekonomik eşitisizlikle mücadelede, asgari ücretin artırılması, sendikaların güçlendirilmesi, sosyal sigorta programlarının oluşturulması ve altyapı oluşturulması, kamu mallarının sağlanması gibi yararlı önlemler sunar. Ancak nihai çözüm elbette dünya sisteminin küresel finanstaki istikrarsızlaştırıcı güçlerinden korunmaktır ve ükelerin ekonomik eşitsizliği küresel, istikrarlı bir finansal düzeni de gerekli kılmaktadır.
Bununla birlikte, eşitsizlikle ilgili sorunsalı açık ve yalın olarak anlatmaya çalışan Galbraith sürdürülebilirliğin inşasında uygulanacak politikaları net bir şekilde tartışmamaktadır. Yazarın eşitsizliğe karşı sunduğu çözümler, hükümetler ya da bireyler tarafından alınacak önlemlerin netleştirilmesi ve bir plana dökülmesiyle tamamlanabilirdi. Ancak yazının büyük bir ksımı eşitsizliğin ölçümüne dair eleştirilere yer verdiğinden, çözüm hedeflerinin uygulanmasına yönelik tartışma eksik kalmıştır.
Sonuç olarak, James K. Galbraith bu değerlendirmesinde sürdürülebilirliğin inşası için kontrol altına alınması gereken eşitsizliği ve eşitsizliğe getirdiği çözüm önerilerini açıklayıcı bir şekilde tartışmıştır. Bu tartışmalar eşitsizliğin açıklanmasında, duyarlı ve kapsamlı bir analiz ihtiyacına hizmet etmektedir. Eşitsizliğin ölçüm şekillerinin sorgulanması veriler konusunda var olan eksiklikleri ve çarpıtmaları açıklamaya hizmet etmesi yönünden bir sonraki çalışmalar için temel niteliğini oluşturmuştur. Sürdürülebilirliğin inşasına giden yolun eşitsizlikle olan uyumsuzluğu, Galbraith’in işaret ettiği aciliyetle bizi eşitsizlikle mücadeleye mecbur bırakmaktadır.