Dünyanın En Varlıklı Ailesi Her Saat 4 Milyon Dolar Zenginleşiyor
13 Ağustos 2019
Melike Tozlu
YazarBloomberg’te yer alan haber dünyanın en varlıklı ailelerinin servetlerini arttırma hızına dikkat çekiyor-rakamlar öyle çarpıcı ve yüksek ki örneğin Wal-Mart mağazalar zincirinin sahibi Walton ailesinin serveti dakikada 70,000, saatte 4 ve günde 100 milyon dolar ölçeğinde katlanarak büyüyor. Ayrıca, 2018 yılında dünyanın en zengin aileleri listesinde üst sıralarda yer almalarından bu yana, Walton servetinin 39 milyar dolardan 191 milyar dolara katlandığı belirtiliyor.
Walton imparatorluğu Amerika ‘da benzer şekilde varlığını katlayan birçok köklü aileden yalnızca bir tanesi. Şeker ve çikolata ürünleri üreticisi Mars Ailesi’nin de servetini 37 milyar dolardan 127 milyar dolara çıkarmış olduğu tespit edilmektedir. Petrol, emlak, finans, kimya gibi birçok sektörde devleşmiş Koch ailesinin varlığının 26 milyar dolardan 125 milyara çıktığı tahmin ediliyor .Amerika’nın en zengin %0.1’lik kesimi 1929’dan beri en yüksek varlıklarına sahipken, Asya ve Avrupa için de vaziyet aynı yönde seyrediyor. Dünya çapında, en zengin 25 aile, geçen yıla göre% 24 artışla yaklaşık 1.4 trilyon dolarlık serveti kontrol ediyor. Birçok eleştirmene göre, tüm bu olanların kapitalist sistemin ‘düzeltilmesi’ ihtiyacına delil oluşturması gerekmektedir. Paris’ten Seattle’a, Hong Kong’a kadar yıkıcı bir siyasi mesele haline gelen eşitsizlik şu sorunun sorulmasını kaçınılmaz hale getirmektedir; zenginler ile fakirler arasındaki artan uçurum nasıl azaltılabilir?
Artan gerginliğe rağmen ‘varlık vergisi’ uygulamasını gündeme getirerek geri adım atan milyarderlerin mevcut olduğu görülmektedir. Bloomberg’in en zenginler listesinde 17.sıraya yerleşen Liesel Pritzker Simmons bu girişimi şöyle açıklamaktadır; ‘‘Böyle bir şey de yapmazsak, ne yapmış oluyoruz, altüst olan bir ülkeye servet yığmış mı? Yaşamak istediğimiz Amerika böyle bir yer değil.’’ Göze çarpan bir diğer örnek ise Suud Kraliyet Ailesi; kümülatif ödemelerden yola çıkılarak yapılan hesaplamalarda Suud Hanedanlığı’ nın 100 milyar dolar değerinde mal varlığı olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, Suudi ekonomisinin kilit noktası olan petrol devi Saudi Aramco’ nun dünyanın en karlı petrol şirketi olduğu düşünülürse, bu tahminin bir miktar mütevazı kaldığı söylenebilir. Yine de, bu dev mirasların çetelelerini tutmak pek de elverişli bir yöntem gibi gözükmemektedir. On yıl veya bazen yüzyıllar boyunca ele geçen varlık ve sağlanan kazançlarla oluşturulan servetler, bir ailenin varlığının gerçek kapsamını yansıtmayabilir.Örneğin Rotschild ve Rockefeller ailelerinin varlıklarına net bir şekilde paha biçmek zordur. Fakat takibini yapabildiklerimizden anladığımız kadarıyla, bahsedilen ailelerin çoğu ultra düşük faiz oranları, vergi indirimleri, liberalleştirme ve yenilikçilikten nemalanmaktadır. Genele bakıldığında, dünyanın en zengin 25 ailesinin geçen yıla kıyasla 250 milyar dolar fazla varlığa sahip olduğu görülmektedir. Ancak yine de durum tüm zenginler için geçerli olmayabilir.Quandt ailesi, BMW Bayerische Motoren Werke AG için geçen kötü bir yıldan sonra, en zenginler sıralamasında sekiz sıra aşağı düşmüştür. Dassault, Duncan, Lee ve Hearst aileleri de aynı şekilde düşüş yaşamışlardır.
Kuşaktan kuşağa aktarılan servet sahipleri için bir network ve eğitim işletmesi olan Campden Wealth’in araştırma müdürü Rebecca Growth, serveti uzun vadede muhafaza edebilmenin zorlayıcı olabileceğini söylüyor; ‘‘Ailelerin işletme şirketleri patlamadan düşüşe geçebilir, ailenin yatırım portföyü iyi çeşitlendirilemeyebilir veya nesiller arası geçişlerle ilgili sorunlar olabilir.’’ Oxfam’in bu sene Davos’ta sunduğu rapora göre 26 kişinin serveti dünyanın yarısının gelirine eşit. David Harvey’ nin (2007) ‘sınıf iktidarı kurma projesi’ (ing. restoration of class power) olarak adlandırdığı ve neoliberal kapitalist sistemin kaçınılmaz bir sonucu olarak gördüğü bu durum, küçük bir azınlık grubun fazla bir varlığa sahip olurken çoğunluğun yoksullaştırılmaıyla ortaya çıkmaktadır. Harvey’e göre neoliberal sistemin nihai amacı tüm birikimi toplumun ufak bir kesimini oluşturan kapitalizmin üst basamaklarına yığmaktır. . Bunu güçlü ekonomilerin güçsüzlere uyguladığı basit bir ilişkiden ziyade, uluslar aşırı bir proje olarak değerlendirir; Hindistan ve Meksika gibi yoksul ülkelerden çıkan milyarder örneklerine bakılırsa bu tezin haklılık payı ortaya çıkmaktadır. Konuyu tüm yönleriyle etraflı bir biçimde ele alan Harvey, yine kendi kavramlarıyla ifade ettiği şekliyle ‘mülksüzleştirme yoluyla birikimi’ neoliberal düşüncenin hedefine ulaşmadaki en temel aracı olarak görmektedir.
Kaynakların bu denli eşitsiz dağılımı toplumun alt tabakalarında yığılmaya sebebiyet verirken, sınıflar arası makasın arasını da iyice açmaktadır. Aşağı doğru hareketlenme ivme kazanırken, proleterleşme eğilimi artmakta, bu da orta sınıfın gitgide erimesine ve güvencesiz bir zeminde konumlanmasına yol açmaktadır. Giderek derinleşen ve düşük gelir grupları için oldukça mağdur edici hale gelen bu uçurum ,mevcut iktisadi politikaların toplumun orta ve alt sınıfları lehine gözden geçirilmesi gerekliliğini tekrar düşündürmektedir.
KAYNAKÇA
https://www.bloomberg.com/features/richest-families-in-the-world/
https://tr.sputniknews.com/ekonomi/201901221037217809-oxfam-rapor-zengin-fakir-ucurumu-buyudu/
Harvey, D. 2007. A Brief History of Neoliberalism. Oxford: Oxford University Press.