Sosyal Hareketliliğin Bozulan Asansörü

Sosyal Hareketliliğin Bozulan Asansörü

Sosyal Hareketliliğin Bozulan Asansörü

02 Ağustos 2019

OECD (2018) A Broken Social Elevator?: How to Promote Social Mobility, Paris: OECD Publishing, https://doi.org/10.1787/9789264301085-en

Raporun özeti için: https://www.oecd.org/social/soc/Social-mobility-2018-Overview-MainFindings.pdf

Rapor ana sayfası için: http://www.oecd.org/social/broken-elevator-how-to-promote-social-mobility-9789264301085-en.htm


2018 yılında OECD tarafından yayımlanan A Broken Social Elevator?: How to Promote Social Mobility başlıklı rapor, dünya genelinde sosyal hareketliliğin yapısının anlaşılmasını ve var olan eşitsizlikler göz önünde bulundurularak daha eşit bir sosyal hareketlilik yapısının tasarlanmasını amaçlamaktadır. Raporda, OECD ülkelerindeki bireylerin gelir dinamiği, nesiller arası gelir aktarım oranları, kazanç durumlarının kalıcılığı ve eğitim düzeyleri gibi faktörler sosyal hareketlilik çerçevesinde analiz edilerek, sosyal hareketlilik konusunda geliştirilmesi gereken politika önerilerine yer verilmiştir.

Altı bölümden oluşan raporun ilk bölümünde OECD ülkelerindeki sosyal hareketliliğe dair genel bir çerçeve çizilmiştir. Bu bölümde OECD ülkelerinde çeşitli araştırmacıların gelir eşitsizliği ile sosyal hareketlilik arasındaki ilişkiyi incelerken metot olarak gini katsayısını ve gelir hareketliliğini baz aldıkları aktarılmıştır. Yapılan araştırmalarda uzun dönemli gelir hareketliliğiyle Şili, Kore, Japonya, Birleşik Krallık, Orta Avrupa ve Baltık ülkelerinde gelir eşitsizliğinde bir düşüş yaşandığını tespit edilmektedir. Raporun ikinci kısmında ise gelir eşitsizliğinin değişimi konusuna daha detaylı yer verilmiştir. Bu başlık altında, Avrupa ülkeleri ve Amerika’daki gelir eşitsizliği durumunun zaman içindeki değişimi incelenmiş, ayrıca çeşitli araştırmalardaki gelir eşitsizliği tabloları gözden geçirilerek, eşitsizlik seviyesinin yüksek seyretmesinin önemli sebeplerinden biri olarak nesiller arası hareketlilik seviyelerinin farklılaşmasına işaret edilmiştir. Eşitsizlik ve gelir dağılımları incelendiğinde ise OECD ülkelerinin birçoğunda, alt tabakada bulunan bireylerin üst tabakaya çıkmalarının çok zor olduğu, üst tabakadaki bireylerin de benzer biçimde yerlerini koruduğu ve aşağı düşmedikleri gözlemlenmiştir. Araştırmaya göre gelir eşitsizliğine etki eden diğer faktörler ise şunlardır;

-          Bireylerin aynı gelir grubunda kalma durumu,
-          Ülkelerin yukarı ve aşağı doğru hareketlilik özellikleri,
-          Bireyin gelir kazancına başladığı pozisyon,
-          Bireyin gelirindeki artışın zamanla artması ya da stabil kalması.

OECD ülkelerinde gelir eşitliğinin zaman içindeki değişimi değerlendirildiğinde,1985-2015 yılları arasında gelir eşitsizliğindeki farkın açılarak arttığı, bu durumun da yapışkan cam etkisi denilen, alt gelir gurubunun sürekliliği ve üst gelir grubunun sürekliliği vakasıyla ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

Grafik 1. Gelir Dağılımını Genişletmek: 1980’lerden İtibaren Alt, Orta ve Üstte Gerçek Gelir Eğilimleri (OECD 17)



Raporun üçüncü bölümünde gelir hareketliliği açısından, zamanla OECD ülkelerinin genelinde görülen negatif tablonun sebepleri incelenmeye çalışılarak bireyin gelir hareketliliğini etkileyen faktörler sıralanmıştır. İlk olarak ülkeden ülkeye ve ülkenin yaşadığı ekonomik duruma göre değişmekle birlikte reel gelir artışının gelir hareketliliğini etkilediği, buna ek olarak ise yaşın da önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir. Özellikle 30 yaş ve öncesi bireylerin iş gücüne katılımı ile 30-55 yaş arası bireylerin iş hayatında yükselme yaşamalarının gelir hareketliliğinde önemli rol oynadığı belirtilmiş, ayrıca bireysel ölçeğe sahip olmakla birlikte kişilerin sağlığının bozulması, işten ayrılma veya boşanma gibi etkenlerin de gelir hareketliliğin de farklı şekillerde sonuçlar doğuracağı aktarılmıştır.

Piyasalarda oluşan işsizlik, daralma, kriz gibi değişkenlerin hem bireylerin hem de hane geneline etkisi yüksek olduğundan, raporun üçüncü bölümünün devamı, iş ve çalışma piyasalarının gelir ve hareketlilik üzerindeki etkilerine odaklanmıştır. İş gücü piyasasındaki değişimlerden ya da hane halkı geçişlerinden sonra büyük bir gelir artışı veya azalışı yaşama şansı olasılığı ülkelerde benzer biçimde seyretmektedir. İş piyasası ve gelir hareketliliği arasındaki ilişki incelendiğinde bireylerin, işten ayrılma, başka bir firmaya geçme ya da işsizken iş gücü piyasasına geçme gibi değişkenlerle gelirlerinde değişiklikler yaşadığı, bu değişiklerin ülkelerin sosyo-ekonomik durumuna ve sosyal güvenlik kurumlarının yapısına göre de farklılaştığı tespit edilmiştir. Örneğin Norveç, İsveç, Finlandiya, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerde iş kaybı yaşanması diğer ülkelere göre daha az gelir kaybıyla sonuçlanırken, Yunanistan, Şili, Litvanya, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde bu durum büyük gelir kayıplarıyla sonuçlanmıştır. Bununla birlikte OECD her iki ölçeği ayrı ayrı incelediğinde ise şaşırtıcı bir şekilde hane halkı içerisinde gerçekleşen boşanma, çocuk sahibi olma ve aile içindeki bireylerin istihdama katılması gibi olayların birçok ülke için gelir hareketliliği konusunda, daha yüksek etkiye sahip olduğunu görmüştür.

Sosyal hareketliliğin önemli alt dallarından olan mesleki hareketlilik, nesiller arası hareketlilik, mutlak sosyal hareketlilik ve göreceli sosyal hareketlilik konuları ise araştırmanın dördüncü bölümünde işlenmiş, burada bahsi geçen hareketlilik türleri daha çok ailenin sosyo-ekonomik durumu ve eğitim düzeyi ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca babanın kazanç durumunun kalıcılığı ile kız-erkek çocukların babalarının gelirlerine göre iş gücüne katılımı ve gelir elastikiyeti konuları da dördüncü bölümde değerlendirilmiştir. Nesiller arası hareketliliği etkileyen ebeveynlerin sağlık ve eğitim durumları faktörleri ise münhasıran beşinci bölümün konusu olmuştur. Burada çocukluğunda sağlık problemleriyle yüz yüze kalan ve yetişkinliklerinde de bu sürecin devam ettiği kişilerin çocuklarının da sağlık anlamında sorun yaşadıkları, ebeveynleri sağlıklı olan, düzenli bir beslenme düzenine sahip olan ve ev sahibi olan ailelerin çocuklarının ise sosyo-ekonomik olarak daha iyi seviyelerde olduğu görülmüştür. Eğitim alanında incelendiğinde, eğitimin nesiller arası yukarı doğru hareketlilikle ilişkili olduğu bununla birlikte, ailelerdeki yükseköğretim düzeyleri arttıkça, nesiller arası eğitim hareketliliğinin azaldığı, ebeveynlerden herhangi birinin yükseköğretim düzeyinde eğitim almadığında, çocuklarının da bu düzeye çıkma oranlarının düştüğü, örneğin Türkiye ve İtalya’da ebeveynleri lise seviyesine ulaşmamış bir bireyin aynı seviyede kalması ve yükseköğretime başlamama olasılığının, Kanada’da ebeveynleri aynı eğitim düzeyine sahip olan kişilere göre on kat daha fazla olduğu sonuçlarına ulaşılmış, bunun da  yapışkan cam etkisinin eğitimde de görüldüğü anlamına geldiği belirtilmiştir.

OECD raporunun son bölümünde ise politika önerileri olarak alt gelirli sınıfın yükselememesi durumuyla ilgili ülkelerin çalışmasının mecburi olduğu, oluşabilecek negatif etkilere ve krizlere karşı bireylerin sosyoekonomik durumunun stabil olması üzerine çalışmaların arttırılması gerektiği vurgulanmıştır. Buna ek olarak, sağlık alanının sosyal hareketliliğe ve nesiller arası sağlık durumuna etkisi önemli olduğu için bu alanda yenilikçi yaklaşımlar sunulması gerektiğinin altı çizilip, sosyal hareketliliği geliştirmek için gerçekleştirilmesi gereken sosyal politika alanları belirlenerek öneriler oluşturulmuştur.

Paylaş: